Kişisel gelişim kitaplarını okumayı çok sevmeyen ama yine de okumadan da yapamayanlardanım. Tüm kişisel gelişim kitaplarını da aynı kefeye koymak haksızlık olur tabi ki ama bazıları mükemmellik yolunda yapılması gerekenleri sıralayıp aslında baktığınızda bildiğinizi düşündüğünüz ama yapılması tahmin edildiği kadar kolay olmayan bir sürü talimat verirler gibi gelir bana. Bazıları ise içindeki küçücük bir hikaye ile içinizde bir şeylerin uyanmasını ya da unuttuklarınızı hatırlamanızı sağlar. O küçük ama büyük hikayelerden bir tanesi ile bir arkadaşımın tavsiyesi karşılaştım geçen gün. Henüz kitabın tamamını okuma fırsatım olmadı ama okuduğum kısımdan alıntı yaparak sizinle de paylaşmak istedim.
"Korkularına gir...
Yavaşça gir ki derinliğini keşfedebilesin ve bazen çok derin olmadığını göreceksin. Bir Zen hikayesi şöyle anlatır;
Gece yürüyen bir adamın ayağı kayar ve adam taşlı bir yoldan düşer. Metrelerce aşağı düşmekten korkar, çünkü yolun kenarının çok derin bir vadiye uzandığını biliyordur. O da kenarda sarkan bir dala tutunur. Gecenin karanlığında, altında görebildiği tek şey dipsiz bir uçurumdur. Bağırır ve tek duyduğu kendi sesinin yankısı olur. Onu duyacak kimse yoktur etrafta...
Bu adamı ve bütün gece yaşadığı işkenceyi hayal edebilirsin. Ölüm sürekli altında bekler, elleri üşür, hakimiyetini kaybeder... Ama tutunmayı başarır ve güneş çıktığında, aşağı bakar... Ve güler!!! Uçurum falan yoktur. Sadece on beş santim kadar aşağıda kayalık bir düzlük vardır. Tüm gece dinlenebilir, rahatça uyuyabilirdi-düzlük yeterince genişti- ama bunun yerine bütün gecesini kabus gibi geçirdi.
Kendi tecrübelerimden yola çıkarak şunu söyleyeyim; korku on beş santimden daha derin değildir. Şimdi ister bir dala tutunup tüm yaşamını kabusa çevir, istersen o dalı bırak ve ayaklarının üzerine bas, sana kalmış...
Korkulacak hiçbir şey yok!!!"*
Hangimizin korkuları yok ki... Korkular insanidir, öncelikle bunu kabul etmek ve onlarla yüzleşmekten korkmayı bırakmak gerekiyor. Öncelikle korkularımız anlamayı denemek lazım bence... Bir kere bile denemeden üstesinden gelip gelemeyeceğimizi nereden bilebiliriz. Dün yaşandı ve bitti ve bir daha aynı günü yaşama şansımız olmayacak. Korkularımızla harcanacak kadar uzun değil hayat... Bu hayat bizim onu daha çok ve daha yoğun yaşamak da bize öğretilenler veya daha önce yaşadıklarımız yüzünden kaçırmak da bizim elimizde... Siz hangisini tercih edersiniz??? Doya doya yaşayıp korkularınızı korkutmayı mı yoksa bir dala tutunup hayatı kaçırmayı mı????
Sevgiler...
*Osho Korku kitabından alıntıdır.
Sevgiler...
*Osho Korku kitabından alıntıdır.
Çok güzel bir paylaşım...Bana bayağı şeyler hatırlattı.Sevindim.Sevgiler...
YanıtlaSilYa 15 cm degilse sadece, derinlik daha da fazlaysa, ucu bucagi yoksa !
YanıtlaSil