İşlerim nedeniyle sık sık Ankara'ya gidiyorum bu aralar. Geçtiğimiz hafta sonu da onlardan biriydi. Üniversite yıllarında 6 yılını Ankara'da geçirmiş biri olarak bendeki yeri bambaşka Ankara'nın. Her gidişim nostaljik bir gezi haline dönüşüyor. Bazen o zamanlarda gittiğim yerleri aynen yerinde bulup mutlu oluyorum bazen de değişen şeylere bakıp geçen yıllara dem vurup hüzünleniyorum. Alışveriş için de güzel kaçamaklar oluyor aynı zamanda bu seyahatler. Geçen gidişlerimde alışverişe bolca zaman ayırdığım için bu sefer dükkanlarda zaman harcamak istemedim. Sabah uçaktan iner inmez işlerimi çabuk halletmek için enerjiye ihtiyacım vardı tahmin edersiniz. C'viz'de mükellef bir kahvaltı ettikten sonra işlerimi bitirmek için koşturmaya başladım ve saat 16:00'da yapılması gereken her şeyi bitirip attım kendimi Ankara sokaklarına... Arjantin Caddesi'nden başlayan yürüyüşüm Tunalı'ya oradan da Kızılay'a kadar uzandı. Açık havada kahve içtim. Tüm pasajlara girdim çıktım. Ankara'nın çok sevdiğim havasını kokladım bol bol... Dondurucu havaya rağmen yılmadan alışveriş merkezlerinden uzak durmayı başardım. Fark ettim ki Ankara'da her şeyden uzaklaşıp gerçekten kendimle baş başa kalabiliyorum. Kızılay sokaklarının her köşesini arşınladıktan sonra uçak saatine kadar bir şeyler içmek için Tunalı'ya dönüp Tapa's Bar'a oturdum. Hem sigara içebilmek hem de gelen geçeni seyredebilmek için bir bira söyleyip dışardaki masalardan birine oturdum ancak bu denemem ilk biram bitmeden son buldu ve kendimi içeri attım. İçerisi ağzına kadar dolu olmasına rağmen şans eseri sahnenin hemen önünde bir masa buldum. "Sameway" adlı grubun iki gitar ve bir solistle yaptığı güzel müzik eşliğinde değişik iki tane bira daha tattım. Mekan gerçekten çok hoş daha önceden de sevdiğim bir yer ancak servisi ve garsonların yaklaşımını mekana yakıştıramadığımı söylemek zorundayım. Bir bira istedim ve tam 20 dakikada geldi ancak hesabı istediğimde adisyonu önümde bulmam 2 dakika bile sürmedi. Mekanların popülerliği arttıkça sanıyorum dikkat ve özenleri azalıyor. Maalesef her sektörde hatta insan ilişkilerinde bile yapılan en büyük hataların başında geliyor bu doyum ve rahatlama hissi...
Sonuçta servis de garsonlar da moralimi bozamadi daha doğrusu bozmalarına izin vermeyecek kadar keyifliydim ve ruhumu dinlendiren Ankara seyahatim Samsun uçağından el sallayarak ve en kısa zamanda tekrar görüşme dileklerimle son buldu.
Gamze'cım oyle bır yazmıssın kı gecenın bu saatınde sayende Ankara caddelerın dolastım, usudum, Tapa's'da ısındım, bir de kafam iyi....:) Muhtesem olmus yazı
YanıtlaSil