Taksim Meydanı'ndan Tünel'e doğru yürürken Richmond Oteli'ni geçince ikinci sola döndüğünüzde Kumbaracı Yokuşu; Beyoğlu'nun tüm sokakları gibi kendi has havası ve dokusuyla karşınıza çıkıveriyor. Yokuştan biraz zorlanarak da olsa (ki benim gibi topuklu ayakkabılarınız var ise iş daha da zorlaşıyor:))yürüyerek ilerliyorsunuz. 100 metre sonra tarihi ve dar girişli Kumbaracı İş Hanı'na girip, sizi neyin beklediğini bilmeden ve hatta kafanızda belki bazı endişelerle en üst katına çıkıyorsunuz. Mekana ilk girdiğiniz anda boğaz manzarası neden orada olduğunuzu anlatmak istercesine sizi karşılıyor. Bana göre Beyoğlu'nda en güzel manzaraya sahip mekanlardan biri Leb-i Derya. İlk gittiğinizde sizi öylesine şaşırtmayı başarıyor ki neredeyse bağımlılık yapıyor diyebilirim. Tahmin edersiniz ki böylesine bir İstanbul manzarasının gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel. Benim tercihim kesinlikle güneş batmadan az önce gidip İstanbul'un geceye hazırlanışını ve tüm asaletiyle geceyle dansını izlerken şarap içmek... Yalnızsanız mekanın muhteşem müzikleri sizi rahatsız etmeden size eşlik ediyor. Menüsünde herkesin kendine göre bir şeyler bulabileceği kadar zengin. Kırk Baharatlı Bonfile'yi ve değişik bir damak tadına sahip İncasiye'yi denemenizi tavsiye ederim. Leb-i Derya'nın barı çok daha zengin bir menüye sahip. Şarap çeşitlerinden kokteyllere kadar birçok içki seçeneğinden o gün ki modunuza uygun seçim yapabilirsiniz.
Havanın güzel olduğu günlerde manzaranın tadına terastan da bakabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder