27 Mayıs 2014 Salı


Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. 

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, 
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. 
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... 
Can Yücel



Can Baba'nin dediği gibi ucundan tutarak yaşamak mümkün müdür? Bu şekilde yaşamayı başarabilseydik acaba daha mutlu insanlar olabilir miydik? Sevgilimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı hatta eşyalarımızı bile daha az sahiplenmeyi başarabilseydik, sadece bizim için var olduklarını düşünmemeyi başarabilseydik daha mutlu olabilir miydik? O an orada sadece bizim olmak için gönderildiklerini düşünmek yerine aynı anda sadece orada olmamız gerektiği için karşılaştığımızı anlayabilseydik daha mı kolay olurdu hayat? 

Hersey nasıl da kendi beynimizin bize oynadığı oyunlardan ibaret aslında. İçten içe biliyoruz aslında hiçbirşeyin sonsuza kadar tamamiyle bizim olmadığını, hangimiz sonsuza kadar yasıyoruz ki. O anın geleceği ve hayatın biteceği gerçeğini unutma şeklimiz belki de bu. Bunun yükünü bile paylaşma, tutunma arzusundan hepsi. Ölümlerle hatırlıyoruz sonsuzluğun olmadığını ama acımız biraz dinince aynı yere geliveriyoruz. Öyle sahipleniyoruz, öyle biz yapıyoruz ki hayatımızdaki herkesi, herseyi kaybettiğimiz anda kendimizi de kaybetmemiz bundan. Her an avuçlarımızdan kayıp gidecekmis gibi özenle tutabilsek kendi hayatımızı ve hayatımızdaki herseyi yıkılmadan devam edebileceğiz belki de. 

O anın geleceğini ve ne kadar kalın bağlarla bağlı olsak da hiçbirinin tutamayacağını unutmasak keşke...